Anı Odası
NÂZIM HİKMET ANI SALONU (MÜZE İÇİN İLK ADIM)
Nâzım Hikmet'in ölümünün 36. yıldönümü olan 3 Haziran 1999'da Vakfın Taksim’de bulunan merkezinde Nâzım Hikmet Anı Salonu açıldı. Kuruluşundan bu yana bağışlanan Nâzım Hikmet'in eşyaları bu salonda sergilenmeye başlandı. Salonda ağırlıklı olarak kız kardeşi Samiye Yaltırım ve yeğeni Ayşe Yaltırım tarafından bağışlananlar ile 30'lu yıllarda Piraye Hanım ve oğlu Memet Fuat'la birlikte kullandığı ve Piraye Hanım'ın titizlikle sakladığı eşyalar yer alıyordu.
Ayrıca dostlarının bağışladıkları ile Moskova'da yaşadığı yıllarda kullandığı ve geçtiğimiz yıllarda getirilen kişisel eşyası bir müze titizliği ile düzenlenen salonda sergilendi.
Anı Odası, Nâzım Hikmet Vakfı’nın bu merkezden çıkarılması ve Şişli Belediyesi’nin yer göstermesi sonrasında taşınılan Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde yeni bir salonda Nâzım Hikmet dostlarıyla yeniden buluştu. 15 Ocak 2016 yılında düzenlenen bir törenle Anı Odası açıldı.
Nâzım Hikmet Vakfı’nın yıllardır bir araya getirmeye çalıştığı ve Anı Salonu'nda sergilenen eşyaların bağışçıları arasında; Samiye ve Ayşe Yaltırım, Müzehher Vâ-Nû, İsmail Hakkı Balamir, İlhan Selçuk, Vera Tulyakova Hikmet, Valentin Babayef, Galina Kalesnikova, Abidin Dino, Semih Balcıoğlu, Arif Keskiner, Anar Rızayev, Anjel Açıkgöz gibi çok sayıda Nâzım dostu bulunuyor.
Metin Deniz’in küratörlüğünde projelendirilen Nâzım Hikmet Anı Salonu, Pazartesi ve hafta sonları hariç 10:00-17.00 arası ziyaretçiye açıktır.
Memet Fuat'ın "Gölgede Kalan Yıllar" kitabında sözünü ettiği eşya, Anı Salonu'nda sergileniyor. Memet Fuat, bu eşyaları şu sözlerle anlatmış kitabında:
Bizim yattığımız odada da Cihangir'de olmayan eşyalar vardı. Bir kere ablam için dedemin köşkündeki karyolası gelmişti. Odanın iki yanında duran yataklarımızın arasında ise uzun bir masanın üstünde Nâzım'ın 'dede mirası meşhur kütüphane'si duruyordu. O masa ile kitaplığı Mithat Paşa köşkünden anımsamıyorum, ama herhalde onları Cihangir'deki apartmana sığmayacakları için orada bırakmış, Nişantaşı'na geçince almıştır.
Masanın bir yanında ablam, bir yanında ben çalışırdık. Benim yatağım pencerelerin olduğu duvara yakındı, onunki de karşı duvarın yanındaydı. Masayı da öyle bölüşmüştük. Kitaplığın bir rafıyla, küçük dolapları da bizimdi...
Cihangir'deki odamda karyolamdan başka bir çalışma masası, iki sandalye vardı. Onlar bugün de duruyor. Herhalde Nâzım'ın babasının evinden gelme şeyler. Artık kullanılacak durumda değiller, ama Piraye atmamış, korumuş. Ben de koruyorum. Adnan Ağabey çalışma masamla sandalyeleri maviye boyamıştı. Karyolam da maviydi.